TMK m. 165 ‘’ Eşlerden biri akıl hastası olup da bu yüzden ortak hayat diğer eş için çekilmez hale gelirse, hastalığın geçmesine olanak bulunmadığı resmi sağlık kurulu raporuyla tespit edilmek koşuluyla bu eş boşanma davası açabilir.’’
Akıl hastalığına dayalı boşanma davasının temeli akıl hastalığı koşulu, iyileşemezlik koşulu ve çekilmezlik koşulu olarak adlandırılan üç koşula dayanır. Bu koşulların tamamının varlığı halinde evlilik eşin akıl hastası olması nedeniyle sonlandırılır.
Evlenmeden önce akıl hastalığı mevcut ise; 07.11.1985 tarih ve 18921 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Evlendirme Yönetmeliğinin 14. Maddesinde Akıl hastaları, evlenmelerinde tıbbi sakınca bulunmadığı resmi sağlık kurulu raporuyla anlaşılmadıkça evlenemezler hükmü yer almaktadır. Evlenmeden önce mevcut olan akıl hastalığı resmi sağlık kurulu raporu ile tespit edildiği takdirde bir boşanma sebebi değil evlenme engellerinden biridir. Buna rağmen evlilik gerçekleşmişse bu evlilik mutlak butlan sebebi ile iptal ettirilebilir.
Akıl hastalığı evlenmeden sonra ortaya çıkmış ise belirli şartların sağlanması durumunda bir boşanma sebebidir.
AKIL HASTALIĞI NEDENİYLE AÇILACAK BOŞANMA DAVASININ ŞARTLARI
- Eşlerden Birinin Akıl Hastası Olması
Medeni kanunumuza göre özel boşanma sebebi sayılan tek hastalık akıl hastalığıdır. Ne kadar ağır ve iyileşmesi imkansız olursa olsun akıl hastalığı haricinde bir hastalık örneğin kanser, AIDS, sara, covid, frengi… gibi hastalıklar boşanma sebebi değildir.
Tarafların akıl hastalığına dayalı boşanmalarına karar verilebilmesi için , eşin akıl hastalığının geçmesine olanak bulunmadığı resmi sağlık kurulu raporu ile tespit edilmelidir. Yargıtay’ca kabul gören akıl hastalığı tespit raporu ise, adli tıp kurumundan alınmalıdır. Bunun yanı sıra adli tıptan alınan randevu ile adli tıp incelemesi, konaklama giderleri ve gidiş-dönüş yol masrafları davacı tarafından karşılanmalıdır. Eğer davacı tarafından bu giderler karşılanmak istenilmezse dava reddedilmelidir. ( Yargıtay 2.H.D. 19.11.2007 17584- 17081)
- Akıl Hastalığının İyileşme İhtimalinin Bulunmaması
Eşte bulunan akıl hastalığının iyileşme ihtimali bulunmamalıdır. Eğer akıl hastalığının iyileşme ihtimali var ise; dava hakim tarafından reddedilecektir. Akıl hastalığının ne zaman ortaya çıktığı önemli değildir. Önemli olan eşteki akıl hastalığının iyileşemez olmasıdır.
Hukuk büromuza yapılan başvurularda müvekkillerin yanılgıya uğradıklarını gözlemlediğimiz konu depresyonların akıl hastalığı sanılmasıdır. Eşlerin içinde bulundukları durum, iş stresi, geçirilen bir buhran, ani aile fertlerinin kaybı ve benzeri geçici olan ruhi bunalımların akıl hastalığı değildir ve bu gibi nedenlerle akıl hastalığına dayalı boşanma davası açılmaz. Eşin antideprasan kullanması ya da psikoloğa veya terapiye gitmesi gibi olgular kalıcı akıl hastalığı olduğuna kanaat getirmez. Depresyon tedavisi mümkün olan bir hastalık olduğundan, iyileşemezlik koşulu sağlanamaz.
- Akıl Hastalığı Nedeniyle Ortak Hayatın Çekilmez Hale Gelmesi
Evlilik hayatı akıl hastası olan eş nedeniyle diğer eş için çekilmez hale gelmelidir. Çekilmezlik koşulunun ispatı iddia edene( akıl hastası olmayan eşe) aittir. Kaldı ki; Yargıtay, sadece Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesinden alınan rapor ile çekilmezlik koşulu ispat edilemeyeceği görüşündedir. (Yargıtay 2.H.D. 10.10.2012 2012/4371E. 2012/24180K.)Bu noktada diğer delillerle çekilmezlik koşulu desteklenmelidir.
Akıl Hastalığına Dayalı Boşanma Davasının açılmasıyla hakim doğrudan boşanmaya karar veremez. Öncelikle akıl hastalığı iddiasının tespiti için hakim tarafından resen Sulh Hukuk mahkemesine müzekkere yazılarak akıl hastalığının bulunup bulunmadığının tespiti akıl hastalığı mevcut ise akıl hastası olan eşe vasi atanması gerçekleştirilmelidir.
Ayırt etme gücünden sürekli yoksunluk hali, ara sıra gelen ataklar, buhranlar, diğer eşe karşı aşırı şiddet eğilimi, akıl hastası olan eşin diğer eşi hayati tehlikeye sokacak derecede olması, diğer eşin korku halinde yaşamasına sebebiyet vermesi, akıl hastası eşin devamlı surette bir sağlık kuruluşunda tedavi olmasının gerekmesi gibi durumlarda ortak hayatın diğer eş için çekilmez hale geldiği kabul edilmektedir.
Akıl hastalığına ilişkin boşanma davalarının açılması bilgi ve deneyim gerektirmektedir. Eğer eş akıl hastası değilse dava reddedilmektedir. Eğer eş akıl hastası ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma davası açılır ise, akıl hastası eşe kusur yüklenemeyeceğinden bu dava da reddedilecektir. Eşin akıl hastası olduğunun tespitinin akabinde davanın yönlendirilmesi ve bu yönlendirme ile davanın kabulünün sağlanması gerekmektedir. Örneğin Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2009/21206 E. 2010/395 K. 13/01/2010 tarihli kararında;
“Dava, evlilik birliğinin temelinden sarsılması (TMK. md. 166/1) hukuki nedenine dayalı boşanma isteğine ilişkindir. Türk Medeni Kanunu’nun 165. maddesine dayalı bir dava bulunmamaktadır. Davalıda <atipik psikoz> denilen akıl hastalığı bulunduğu ve vasi tayini gerektiği İnegöl Devlet Hastanesi raporu ile belirlenmiş ve davalı Türk Medeni Kanunu’nun 405. maddesi gereğince kısıtlanarak kendisine vasi atanmıştır. İradi davranışlar kusura dayalı boşanma sebebi olabilir. Mevcut rahatsızlığı nedeniyle davalının davranışlarının iradi olduğundan ve kusurlu bulunduğundan söz edilemez. Öyleyse Türk Medeni Kanunu’nun 166/1. maddesine dayanılarak açılan davanın reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.’’ Hükmünü vererek davayı reddetmiştir. Eşte akıl hastalığı mevcut ise açılacak davalar uzmanlık gerektirmektedir.
Yine talepte bağlılık ilkesi gereğince sırf akıl hastalığına dayalı boşanma davası açılmış ise, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma davasına karar verilemez.
Evlilik birliğinin temelinden sarsılması olarak açılmış davada eşin akıl hastalığı ortaya çıkar ise; davanın ıslah edilerek akıl hastalığı sebebiyle boşanma talep edilmelidir.
Akıl Hastalığına Dayalı Boşanma ile İlgili Yargıtay Kararları
EŞİN AKIL HASTALIĞI ORTAK HAYATI ÇEKİLMEZ HALE GETİRMELİ VE RESMİ SAĞLIK KURUL RAPORU İLE AKIL HASTALIĞI TESPİT EDİLMELİDİR.
“Eşlerden biri akıl hastası olup da bu yüzden ortak hayat diğer eş için çekilmez hale gelirse, hastalığın geçmesine olanak bulunmadığı resmi sağlık kurulu raporuyla tespit edilmek koşuluyla bu eş boşanma davası açabilir. (TMK.md. 165) Mahkemece bu konuda rapor alınmadığı gibi, mahkemenin kararında belirttiği İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesini 1.12.2006 tarihli yazısı, davalının hastanede tedavi gördüğü 13.09.2004-12.10.2004 dönemine ait verilere dayanmaktadır. Bu yazı hüküm kurmaya yeterli değildir. Mahkemece yapılacak iş davalıda bulunan akıl hastalığının ortak hayatı diğer eş için çekilmez hale getirecek nitelikte olup olmadığı ve hastalığın geçmesine olanak bulunup bulunmadığını resmi sağlık kurulu raporuyla tesbit etmek, delilleri hep birlikte değerlendirip sonucu uyarınca karar vermekten ibarettir. Bu yönler üzerinde durulmadan eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.”(2.HD, 31.03.2008.T,2007/6730-2008/4453)
EŞİN FARKLI BR HASTALIĞININ BULUNMASI, DAVALI EŞİN SARA HASTASI OLMASI
“Davalının “temporal tipte epilepsi ( sara )” hastası olduğu anlaşılmaktadır. Eşlerden birinde bu hastalığın varlığı başlı başına bir boşanma sebebi değildir. Davalının hastalığının tedavisinden kaçındığına dair bir delil olmadığı gibi, alınan raporda ruhsal bakımdan evliliği, yürütebilecek yeterliğe sahip olduğu da belirlenmiştir. Davalının sara hastası olması dışında evlilik birliğini temelinden sarsacak ve müşterek hayatın devamına imkan bırakmayacak nitelikte başkaca somut bir hadisenin varlığı ortaya konulmamıştır. O halde, davanın reddi gerekirken yazılı şekilde boşanmaya karar verilmesi doğru görülmemiştir. ”(2. HD, 15.06.2004 T , 2004/4941-7899)
AKIL HASTALIĞI SEBEBİYLE BOŞANMA DAVASI, RESMİ SAĞLIK KURULU RAPORU, ŞİDDETLİ GEÇİMSİZLİK
“Davalı kadına vasi tayin edildiği ve davanın da vasi tarafından takip edildiği anlaşılmaktadır. Dava dilekçesindeki açıklamalara göre davanın hukuki dayanağı Türk Medeni Kanununun 165. maddesine dayalı akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası olup resmi sağlık kurulu raporu da alındıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken şiddetli geçimsizlik sebebiyle boşanmaya karar verilmesi doğru görülmemiştir.” YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2005/3217, Karar Numarası: 2005/5084, Karar Tarihi: 30.03.2005